8 Ekim 2011 Cumartesi

08.10.11

Sevgili bloooğum;


Sana yazmadığım şu 3 günde acaip sosyalleştim. Çok gezdim, çok gördüm. Çok konuştum, çok yoruldum. Ah bi de hoca oldum. Çocuklarıma Dede korkut masalları anlattım. Hiç masalsız büyünür mü? 


Ben Elmas Nine'den dinlerdim masalları, anneannemden önce. AIWA marka walkman'im vardı o zamanlar. Kimsede yoktu. "Sevgili Peygamber"im serisini takardım içine. Yerli kasetler 5lira, yabancılar 20liraydı. Boş kaset alıp, radyodan çekerdik. (Yanlış anlama, parasından değil. Eğlencesinden. Kasete çekince, sen yapmış oluyordun çünkü. Napalım bu da bizim el emeğimizdi. Dikiş,nakış bilmiyorduk. Hem hizmetliler ne güne duruyordu? Ayrıca nakış için de şirin mii şiriiin köylü teyzelerimiz vardı. Onlar işledikçe annem çeyiz diye alır, bir yerlere kaldırırdı. Sonunda onlar paralı oldu, bizim evler süslü.) 


Mevlüt'ten dinlerdim bir de Peygamber Efendimiz'i, Dursun Ali Erzincanlı'dan önce. Mevlüthanlar vardı parayla tutulan. Bir tek onlarda vardı benim AIWA'mın mikrofonlusu. Sebebini anlamadığım şekilde hem söyler hem kaydederlerdi seslerini. Bugün de Mevlüt vardı bu yakında. Başbakanın annesi ölmüş. Mübarek bir hatunmuş, Allah mekanını Cennet kılsın. Akşamı kılayım diye camiye girecekken polisler üstümü arayınca; sordum da öğrendim. Annemin "Git bir görün, belki kısmet çıkardı" (ee ne de olsa bürokrasi orada. Burjuva bana ünvan gerek.) sözüne rağmen bir "U" dönüşü yapıp, Capitol'e girdim. Oradaki "dua odası"nda kılmak daha afilli geldi o an. Üzgünüm annecim, ben eşcağzımı Mercan adalarında bulmak istiyorum. Allah'm eşcağzım hem namaz kılsın, hem zengin olsun, faiz yemesin ama yeşil banklara hissedar olsun. Balayına Hacc'a, tatile Paris'e götürsün. Evimiz 3 katlı olsun. Hizmetçilerimize iyi davransın. Her ay nazar olmayalım diye Mevlüt okutsun, kalan etli pilavları hizmetliler evine götürsün. Onlar da et yesin. 


Benim de artık iphone 4üm olsun.
Eşcağzım da masalı ona okusun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder